12 Ekim 2013 Cumartesi

"mimarlar mezarlığı" / uygulama

step by step





“19.yüzyılda giderek hızlanan bir tempoyla Osmanlı kültür alanında mimarlık mesleği bir gayrimüslim tekeli haline gelir. Önceleri Ermeniler ağırlıklıdır; yüzyılın ikinci yarısında ise ağırlık Rumlar’a geçer. Onlarla sadece Levantenler rekabet edecek kadar güçlüdür. Ekonomik gücü artan ve Avrupa’daki odaklarla ilişki kurma alışkanlıkları geliştirenler, çağdaş mimarlık kariyerinin kuruluşunda da öncülük rolü oynarlar. Doğal olarak tüm etnik-dinsel cemaatler öncelikle kendi mimarlarına iş vermeyi yeğlerler. Ancak, ülkenin yapısını belirleyen ikilem, etnisiteler-arası dengesizliğin ekonomik açıdan ve siyasal güç bağlamında karşıt biçimlenmesine yol açmaktadır. Ekonomik etkinlikler açısından güncel kapitalizmle bütünleşme becerisini gayrimüslim gruplar gösterebilmekte, siyasal iktidar ise Türkler’in elinde olmayı sürdürmektedir. Gayrimüslimler bu tarihsel bağlamda “ötekileştirilirler”. Kamu kaynaklarını ve siyasal iktidarı elinde bulunduranlar, “ötekiler”in tekellerini devlet yönetim pratikleri aracılığıyla kırmaya geç 19.yüzyılda başlarlar. Mimarlık bağlamında Mühendishane ve Sanayi-i Nefise Mektebi Türkler’i yapı üretim sistemine sokmayı sağlayan kurumlardır. Mesleğin etnik ayrımcı yapısını başarıyla değiştireceklerdir. Birinci Dünya Savaşı önce Levanten mimarları tasfiye etmeyi sağlar. Bir kesimi ülkelerine döner. Savaş bittiğinde küçülen imparatorluk ve İstanbul, artık eskisi kadar çekici mimari hizmet olanakları sunmaz. Başkent Ankara’ya taşınınca, en büyük müşteri olan devlet İstanbul mimarlık sektörünün eski üyelerinden proje hizmeti talep etmeyi tümden durdurur. Daha İttihat ve Terakki döneminde başlamış olan ekonomiyi Türkleştirme politikaları Erken Cumhuriyet’te de uygulanır. Sonuç, “ötekiler”in mimarlık piyasasından hem müşteri, hem de tasarımcı olarak silinmesidir. Kimliğine ilişkin izler en zor bulunan özneler ‘ötekiler’dir.”

Uğur Tanyeli, “Mimarlığın Aktörleri” s.373 Garanti Galeri, 2007 – İstanbul
         

Hiç yorum yok: