15 Haziran 2011 Çarşamba

gel beni bi del










































































































































































Kuşku götürmez, kimse keyfinden multi-kültürel olmadı. Özünde hiçbir topluluk, bir diğerinin kültürüne çok meraklı olduğu için ya da kendi kültürünü zenginleştirmek gayesi ile başka topluluklarla aynı coğrafyayı paylaşmak istemedi. Bu, bizlerin bugüne dair kurmak istediği bir fantazma. Yüzyıl başında sosyal bilimler multiculturalism olgusunu çok net etmenlere bağlıyordu. Buna göre bir yerin multi-kültürel özellikler göstermesi için, ya o coğrafyanın çok önemli liman ve ticaret yollarının kesişme noktasında bulunması, ya o topraklarda belli peryodlar boyunca ciddi savaş ve işgallerin yaşanması ya da olağanüstü göç hareketlerine maruz kalması bekleniyordu. Post-kolonyalizm ile birlikte bu bakış açısı büyük oranda değişti. Beyrut, erken dönemden itibaren bu özelliklerin üçüne de derinden tanıklık etti, etmeye devam ediyor.

... velev ki Beyrut, hala çok "multi-kültüreldir" ve bugüne rağmen dönüştürülemeyen şahsına münhasır koşullarıyla, aynı zamanda yerkürenin en iddialı multiculturalism ironisidir.

Hiç yorum yok: