2 Kasım 2010 Salı

Townhouse Gallery modeli üzerinden İstanbul için birkaç not..


Tophane’de “sanata saldırı” haberleriyle ulusal ve uluslararası gündeme misket bombası gibi düştüğümüz, düşerken de biraz ters köşe olduğumuz şu günlerde, çok benzer bir deneyimi yirmi yıla aşkın süredir Kahire’de göğüslemeyi başaran Townhouse Gallery modelinden kısaca bahsetmek isterim. Townhouse Gallery Kahire’nin ilk ve tek bağımsız güncel sanat merkezi. Kuruldukları 1998 senesinde bölgedeki en büyük rol modelleri İstanbul’daki Garanti Platform Güncel Sanat Merkezi oluyor. Townhouse ismi her ne kadar gallery kelimesi ile yanyana anılsa da, gerçekte burası tek başına bir sanat galerisinden ibaret değil. “White Cube” hiç değil. Bütünleştiği sokak boyunca konferans salonlarından, residency konutlarında, ofis binalarından, galeri ve gift shoplara uzanan birçok mikro üniteyi bünyesinde toplayan devasa bir merkez! Bu işlevini, sokağın kendisi olarak yürüten bir merkez.

Townhouse Gallery'nin residency konutu, sergi salonu ve ofis olarak kullandığı binalar / Galerinin bulunduğu sokağın girişindeki binaların duvarlarında "Bidoun Magazine"in son sayısına ait afişler ve muhafazakar sokak sakinlerinin dinsel kimliğini yansıtan diğer afişler.

Townhouse Gallery'nin residency stüdyolarının bulunduğu binasının altındaki marangoz atölyesi. Bilindik kapı pencere işlerinin yanı sıra, atölye sahipleri birçok sanatçının prodüksiyonu için çalışmışlar.

Townhouse’ın bulunduğu mahalleye girdiğiniz an yaşadığınız ilk büyük şok, sanatın nerede başlayıp, mahallenin nerede bittiğine dair hiçbir belirti ve sınır ile karşılaşamamanız. Hele ki benim gibi oraya ilk kez gidiyorsanız ve kafanızda o büyük townhouse imajı varsa, bu girift ilişkinin sizi düşüreceği şaşkınlık anında yüzünüzden okunuyor. Köşedeki marangoz atölyesinin nerede sonlanıp galerinin nerede başladığı, girdiğiniz salonunun yandaki oto tamircisinin bir parçası mı yoksa bir konferans mekanı mı olduğu ya da çaprazdaki binanın hangi nedenle galerinin bir parçası olarak kullanıldığı kesinlikle belli değil. Sizi mahalleli karşılıyor. Daha sokağa girer girmez görünümünüzden ne için orada olduğunuzu anlayıp “Tawunhaz Tawunhaz!” şeklinde seslenmeye başlıyorlar. Yarı buçuk İngilizce biliyorlar ve ilk başta size önünde çay içip sohbet ettikleri galeri mekanını gezdiriyorlar. Bana galeriyi ilk gezdirenler sonradan hamal olduğunu anladığım yaşlı bir amca ve yandaki oto tamircisinin çırağı oldu. Etrafta başka bir görevli daha yok. Çünkü galeri onların, onlar için orada... İtiraf edeyim, ilk gittiğim akşam üzeri önünde çay içen adamları gördüğümde orayı kahvehane sanmıştım. Hayır, Townhouse gallery orası! Aslında çoktan girmiştim galeriye, içerideydim, yani o sokakta... Sokak galeriye değil ama, galeri çoktan sokağa benzemeyi başarmış. Modern anlamda bildiğimiz tüm kamusal ve toplumsal alan sınırları ortadan kaldırılmış. Herkes Townhouse olmuş, Townhouse mahalle...

Townhouse Gallery konferans salonunun karşısındaki Cairo Motor Company binası ve sokağın çaprazındaki bir diğer tamirhane. Townhouse yapılacak konferansın yoğunluğuna ve sergilerin niteliğine göre zaman zaman bu binaları kullanabiliyor. Böyle durumlarda tamirhaneler bir önceki sergi ve konferans salonlarına taşınıyor.


Townhouse Gallery'nin 28 - 30 Kasım 2010 tarihleri arasında gerçekleşen "speak, memory / on archives and other strategies of (re)activitaon of cultural memory" konferansı için kullandığı hangar ve kullanmakta olduğu stabil sergi salonlarından birisi.

"Speak, Memory" boyunca Townhouse için çalışan mahalleli çocuklar.

Mahalle diyorum çünkü Townhouse Gallery bulunduğunuz esnada gördüğünüz mekanlardan ibaret değil. Yapılacak konferansın yoğunluğuna, sergilenecek yapıtların büyüklüğüne ve sergilerin niteliğine göre etraftaki tüm mekanlarla yer değiştirebiliyorlar. Tam karşı çaprazlarında Cairo Motor Company isimli büyük bir otomobil tamircisi bulunuyor. Yer yer kendi konferans salonlarını tamirciye verip, tamirciyi konferans salonu haline getiriyorlar. Diğer köşede yine oto tamiri ve temizliği için kullanılan bir başka büyük bina var. Bu binayı da istedikleri zaman sergi salonu olarak kullanabiliyorlar. Sanat galerisinde oto tamirhanesini misafir edip, onun mekanına sanat yapıtı taşıyabilmenin yarattığı karşılıklı güven ve seneleri bulan bu deneyimin onlara kattığı çok fazla şey var. O mahalleye girdiğinizde herkesin yüzünde aynı ilişkinin mimikleri okunuyor. Birbirlerinden bağımsız ve habersiz hiçbir karar almıyorlar. Birçok mahalleli eski işini bırakıp Townhouse için çalışmaya başlamış. Burası birçokları için ekmek teknesi olmuş. İşsiz kaldıklarında, galeriden yardım almışlar, oranın işlerini yapmışlar. Birlikte kazanıp, birlikte harcamayı öğrenmişler. Aynı masada yemek yemişler, çaylarının şekerini aynı kaşıkla karıştırmışlar, dost olmuşlar hepsinden önemlisi...

Townhouse'da sokağın iki ucu.

Townhouse gallery’nin kent içerisinde konumlandığı lokasyona biraz büyük ölçekte bakıldığında, kolonyal dönemin en önemli meydanlarının ve caddelerinin tam ortasında yer aldığı görülüyor. Galerinin arka sokağı, Batı kiliseleri ve ardı ardına sıralanan Art Nouveau binaların kaderine terk edildiği El-Harb caddesine, tam karşısındaki sokak ise Art Deco ve Neo-Classic köşelerin iç içe geçtiği Paris meydanlarını anımsatan El-Tahrir Square’e çıkıyor. Aynen Beyoğlu’unda olduğu gibi, 19. Yüzyılın ticari zengiliğiyle klasik Avrupa stilinde planlanıp post kolonyal dönemde tümüyle kaderine terk edilmiş bir çöküntü bölgesi burası. Kentin tam merkezinde! Kahire’nin çok uzun yıllar kolonyalizme başkentlik yapması nedeniyle bölgedeki yapı stoku Beyoğlu’ndan çok daha zengin ve çarpıcı. Kentin bu Avrupalı mahallesi, coğrafi olarakta Beyoğlu’ndan çok daha geniş bir alanı işgal ediyor. Bu hali ile Townhouse Gallery’nin bulunduğu sokakların geçirmekte olduğu deneyim, Beyoğlu galerilerinin konumlandığı sokaklar gibi bir “yeniden keşfedilme” riskiyle karşı karşıya. Bugünlerde Kahire’ye her yolu düşen, panjurları kapalı, kapılarına asma kilit vurulmuş bu muhteşem binaların fiyatlarını soruyor. Mısır fakir bir ülke ve binalar birçok yere oranla hala çok ucuz...

Townhouse Gallery'nin bulunduğu sokakta yer alan yapı stokunun büyük bölümü, Kolonyal Dönem sonrasında kaderine terkedilmiş halde bekleyen olağanüstü klasik binalardan meydana geliyor. Bu yapıların hiçbirisi henüz gentrification görmemiş ancak galeri çalışanlarıyla sohbetlerimden anladığım kadarıyla zaman daralıyor. Yeni hücum kapıda... Fakat onlar birlikte direnecek (!)


Hayranlık içerisinde didik didik ettiğim mahallede henüz gentrification geçirmiş bir sokak ya da bina ile karşılaşmadım. Ancak kişilerden edindiğim bilgilere göre gelecek 10 sene içerisinde ciddi bir tehdit kapıda. Townhouse Gallery’nin yer aldığı sokaklardaki esnafın büyük bölümü şu anda bulundukları binalarda kalabilmek için hukuki mücadele veriyor. Çoğuna dava açılmış durumda. Söylenene göre şu sıralar tüm mahalleyi tek bir kişi satın almaya çalışıyormuş. Bu tip davalarda, galeri kendi avukatlarını devreye sokuyor ve hukuki mücadeleyi finanse ediyor. Mahalle için birlikte direniyorlar! Esnafın büyük bölümü fakir ve eğitimsiz olduğu için, yerinden edilme tehtidi ile karşı karşıya kalanların bir kısmı Townhouse’dan yardım görüyorlarmış. Townhouse Gallery’nin sahipleri ve ofis çalışanlarının büyük bölümü Avrupalı. Bu hali ile tehdit olarak algılanmaları beklenen bir bölgede, yerel halk için umut vaadetmeleri ayrıca özel bir pozisyon oluşturuyor. Sohbet arasında Vasıf Kortun; “eğer gentrification olursa Townhouse’un hiçbir anlamı kalmaz, onlarda buradan giderler” derken, sürece dair bir kader birliğinin altını çiziyordu. Çünkü Townhouse Gallery yönetimi olası bir dönüşümde ve bu dönüşümün piyonu olma durumunda sonraki aşamayı da öngörebilecek alt yapıya sahip. Şimdilik tehdit tüm Kahire için kapıda fakat burayı özel ve önemli kılan şey direnme metodları olmuş. Omuz omuza vermişler.

Unutmamak gerekir ki, Kahire İstanbul’a oranla çok daha muhafazakar, çok çok daha fakir ve potansiyel olarak çok daha tehlikeli bir şehir. Demokrasi ya da insan hakları gibi kavramların adı henüz pek geçmiyor. Toplumun eğitim oranı bir o kadar düşük. Böyle bir ortamda, Townhouse’ın yaratıcılarının bulundukları lokasyonla kurdukları ilişki, olup biten herşeyin dışında tekil bir yapıt olarak tezahür edilebilir. Bu ilişkiden doğan melez çocuk, yalnızca Townhouse özelinde değil, karşılıklı olarak kendini dayatmaya odaklı tüm problemlere referans olabilecek bir karakter taşıyor. Townhouse yirmi seneyi aşkın süredir bulunduğu bölgeye kendisini dayatmaktansa, o bölge ile kimsenin bilmediği ortak bir ara disiplini formülize ediyor. Bu formülden, dünya galerinin hiçbir standardına ayak uydurma kaygısı olmayan yepyeni bir melez anlayış dünyaya geliyor. Townhouse, sanatın tüm sanatsal komplekslerinden arınıp, kendisini varolduğu mahalle ile yeniden var ederken aslında hepimize dair bir umut ortamını var etmiş oluyor...

1 yorum:

Deniz Guvensoy dedi ki...

Tophane olayı açısından çok güzel bir örnek olmuş.Townhouse galerisinin müdürüyle Hollanda'da birlikte çalışmıştım.Onun anlattıklarını dinleyince Mısır gibi muhafazakar bir yere yabancı sanatçı ve çalışanların bu kadar iyi entegre olabilmeleri beni de çok şaşırtmıştı.Galiba bizim sorunumuz yaşadığımız sosyal çevrenin yapısını görmezden gelmek yerine iletişim kurma yeteneğimizi geliştirmekle ilgili